Kazak Türklerinden Mustafa Kök’ün ailesi, 1953’te Niğde’nin Ulukışla ilçesine bağlı Altay köyüne yerleşti.
Kendilerine yeni bir hayat kuran Kök ailesinden Mustafa Kök de 1962’de dünyaya geldi. Bu süreçte çalıştığı için okuyamayan Kök, 2’si kız 4 çocuğunu okuttu.
Karayolları 6. Bölge Müdürlüğü Niğde Şubesi Ulukışla Bakımevi’nde işçi olarak çalışan Kök, Kovid-19 salgını döneminde iş yerindeki arkadaşının liseyi açıktan bitirmesinden etkilenerek okumaya karar verdi.
Ortaokul ve liseyi açıktan bitiren Kök, 2 sene önce Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümünü kazandı.
Haftanın 3 gününü okulda, diğer günlerini iş yerinde çalışarak geçiren Kök, AA muhabirine, köydeki ihtiyaçlar nedeniyle zamanında okuyamadığını söyledi.
Kök, iş arkadaşından etkilenip açıktan okumaya karar verdiğini belirterek, “Pandemi zamanında iş yerimizde çalışan bir arkadaşımızın liseyi dışarıdan tamamlamak için yanında bulundurduğu bir kitap vardı. O kitaplara birkaç sefer göz gezdirdikten sonra bunu yapabileceğime inandım ve cesaret geldi. Önce ortaokulu sonra liseyi dışarıdan bitirdim. Üniversite sınavlarına katıldım ve iyi bir puanla buraya geldim.” ifadelerini kullandı.
– “RUHEN GENÇLEŞTİĞİMİ FARK EDİYORUM”
Sınıf arkadaşlarının, çocuklarından küçük olduğunu, okulda ruhen gençleştiğini hissettiğini dile getiren Kök, “Arkadaşlarla beraber ders çalışıp, kafa kafaya veriyorsun, fikir alışverişi yapıyorsun. Bunun etkisiyle ben ruhen gençleştiğimi fark ediyorum. Çocuklara ‘şunu yap’ diye söylediğim işleri artık çocuklara söylemiyorum, kendim gidip yapıyorum. Bu işleri kendim yapabilirim öz güveni geldi.” ifadelerini kullandı.
– “GÜZ GÜLLERI GİBİ TEKRAR AÇTIM”
Kazakçaya vakıf olmasının kendisine avantajlar sağladığını vurgulayan Kök, şunları kaydetti:
“Özbekçe, Türkmence, Kırgızca hepsinin altyapısı var ama bazı şeyleri yeni öğreniyorum. Bazı derslerde kelime tahlilleri, cümle bilgilerini yapamıyorum. Onlarda bocalıyoruz ama onun haricinde bütün dersler çok uyumlu, Osmanlıca en çok sevdiğim ders. Severek işliyorum. Derslerimin hiçbirinde devamsızlığım yok, hepsine katılıyorum. Her şey vaktiyle güzel diyorlar ya her şey vaktinde güzel ama bunun da güzelliği var. Ben de güz gülleri gibi tekrar açtım.”
Kök, köyde muhtarlık yaptığı dönemde Kazakistan’a 3 defa gittiğini belirterek, gelecek yıl üniversitenin Orhun Değişim Programı ile yeniden gideceğini söyledi.
Türkiye’de doğduğunu, düşünce yapısının Türk olduğunu ancak Kazakistan’a gittiğinde çok duygulandığını anlatan Kök, “Ata topraklarım, bir yere gittiğiniz zaman toprağını öperseniz ya o duyguyu hissettim. Kazak kültürünü Türkiye’de yaşatmaya çalışıyoruz.” dedi.
Kök, hem Kazakistan hem de Türkiye’nin kendi vatanı olduğunu ama duygusal olarak kendini Türkiye’ye ait hissettiğini söyledi.
– “HEPİMİZİN MUSTAFA AĞABEYI”
Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Adem Yeloğlu ise Mustafa Kök’ün sadece sınıf arkadaşlarının değil, kendisinin de ağabeyi olduğunu söyledi.
Kök’ün ilk günden bu yana derslerine ilgili olduğunu vurgulayan Yeloğlu, “Derslerine çok ilgili biri, devamlı öne oturur, bütün kaynakları, defteri, kitabı tamdır. Tüm sorumluluklarını yerine getirir.” dedi.
Sınıf arkadaşı Durmuş Erdiç ise Kök’ün her konuda kendilerine destek olduğunu anlattı.