Demokrat Parti (DP) İzmir Milletvekili Salih Uzun, TBMM’de; “Vize başvurularında vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlar AB ülkeleri ile sınırlı değildir. Başka ülkelere başvurular esnasında, hatta ilişkilerimizin çok iyi olduğu izlenimi verilen ülkelerle de benzer sorunlar yaşanmaktadır. Bu durumda kendi Dışişleri Bakanlığımıza da bir çağrıda bulunmak istiyorum: Pasaportumuzun itibarı, vatandaşımızın itibarıdır. Vatandaşımızın itibarı da devletimizin itibarıdır. Öyleyse vize meselesi Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın öncelikli, hatta bir numaralı diplomasi gündemi olmalıdır. Sırf bu gündemle çok yüksek düzeyli ziyaretler yapılmalı ve bu vize sorunu bir an evvel çözüme kavuşturulmalıdır” dedi.
Demokrat Parti (DP) İzmir Milletvekili Salih Uzun, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında son dönemlerde yaşanan vize problemlerine dikkat çekti. Uzun, şunları söyledi:
“YÜKSEK ORANLI RET KARARLARI ÜZERİNDEN, VATANDAŞLARIMIZIN ELEŞTİRİ VE YAKINMALARI ARTMIŞ DURUMDADIR”
“Son zamanlarda AB ülkelerinin Schengen vize süreçlerine ilişkin uzun işlem süreleri, yüksek işlem ücretleri ve en önemlisi yüksek oranlı ret kararları üzerinden, vatandaşlarımızın eleştiri ve yakınmaları artmış durumdadır. Özellikle gençlerimiz ve iş insanlarımız başta olmak üzere, vize müracaatında bulunan vatandaşlarımızın büyük kısmı ile seyahat acentalarımız sistemli bir engelleme ile karşı karşıya olduğumuzu dile getirmektedirler. Ülkemi, ülkemin ve vatandaşlarımızın itibarını, vatandaşlarımızın seyahat özgürlüğünü ve Avrupa ülkeleriyle ilişkilerimizin geleceğiyle birlikte demokratikleşme serüvenimizi yakından ilgilendiren bu konuyu ele almak için AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Sayın Nikolaus Meyer Landurt’tan görüşme talebinde bulundum. Olumlu dönüşü üzerine de dün kendisiyle bir görüşme yaptım. Büyükelçi ile yaptığım görüşmede bana TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Başkanlığı’nda görevli bir AB uzmanı eşlik etti.
Görüşmede bana doğrudan ulaşan ve benim medyadan toparladığım yaygın sorun başlıklarını kendisine ilettim. En yaygın sorun başlıkları olarak; öncelikle Schengen vize işlemleri bakımından AB üyesi ülkelerinin bir uygulama standardı yok. Vize talebinde bulunan vatandaşlarımız, ülkelere göre farklı uygulamalarla karşılaşıyor. İlgili ülkeler tarafından yetkilendirilmiş ve onların konsoloslukları adına vize başvuru işlemlerini yürüten aracı şirketlerin kaba ve keyfi tutumları kabul edilemez boyutlara gelmiş durumda. İşlem ücretleri hem makul seviyelerin çok üstünde hem de herhangi bir gerekçeyle randevu iptali ya da değişikliğinde hiçbir şekilde iade edilmiyor. Üstelik başvuru ücretinin dışında da asla kabul edilemeyecek düzeyde ekstra ücret talepleri var. Başvuru merkezleri adeta vatandaşlarımızı sömürüyor. Fahiş düzeyde fotoğraf ve kargo ücretleri talep ediyorlar. Bir sayfa fotokopiye 18 lira talep eden başvuru merkezleri var.
“RANDEVU TALEPLERİNE YA HİÇ DÖNÜLMÜYOR YAHUT ÇOK UZAK TARİHLERE RANDEVU VERİLİYOR”
Randevu taleplerine ya hiç dönülmüyor yahut çok uzak tarihlere randevu veriliyor. Zamanında randevu alamadığı için seyahatini ve biletini iptal etmek zorunda kalan ve bu yüzden mağduriyet yaşayan çok sayıda vatandaşımız var. Vize başvurusu esnasında talep edilen belgeler konusu başlı başına rencide edici düzeydedir. Vatandaşlarımız, anlamsızlık, hatta saçmalık düzeyine çıkmış örneklerle karşı karşıya kalıyor. Bu yaklaşım, sadece işleme muhatap olan vatandaşımızı değil, ülkemizi, devletimizi, topyekün hepimizi rencide etmektedir. Kabul edilen vize başvurularında da bu sefer, sadece seyahatin yahut turun günü kadar, üç günlük beş günlük bir haftalık vizeler veriliyor. Bir ay sonra başka yere gitmesi gereken vatandaşlarımız yeniden aynı çile ile karşı karşıya kalıyor. Bu olumsuz ve rahatsız edici tabloyu Sayın Büyükelçi’ye aktardım.
Sayın Büyükelçi bu yaygın sorunların çözümü konusunda üye ülkelerin büyükelçilik ve konsolosluklarının samimi gayretleri olduğunu ifade etti. Ayrıca yakın zamanlı ve somut bir gelişme olarak, AB’nin İçişlerinden Sorumlu Komiseri Ylva Johansson’un hem İçişleri Bakanımız hem de Dışişleri Bakanımızla temas halinde olduğunu söyledi. Yine, AB Komisyonu’nun kasım ayı içinde üye devletlere, genel olarak Türkiye-AB ilişkilerindeki son durum ile vize işlemlerinde kolaylaştırıcı tedbirlere dair bir rapor göndereceği bilgisini aktardı. Bununla birlikte Sayın Büyükelçi, istatistiklerin Türk vatandaşlarına karşı özel bir olumsuz tavrı işaret etmediğini söyledi. Son yıllarda vize başvuruları karşısında ret oranlarının genel olarak yükseldiğini ancak tüm dünya ülkelerinde yapılan Schengen vize başvurularının reddedilme oranlarına bakıldığında, Türkiye’den yapılan başvuruların reddedilme oranlarının ortalamanın altında kaldığı bilgisini verdi.
“TÜRKİYE HARİÇ TÜM ADAY ÜLKELER VİZE SERBESTİSİNDEN YARARLANMAKTADIR”
Sayın Büyükelçi’nin verdiği bilgiye göre; 2022 yılında tüm dünyada yapılan Schengen vize başvuruları sayısı bakımından Türkiye birinci durumda. 2022 yılı itibarıyla Schengen vize başvurularındaki ret oranı toplamda yüzde 17,9 iken Türkiye’den yapılan başvurularda bu oran yüzde 15,7. Yani Büyükelçi’nin verdiği bilgiye göre, Türkiye’deki ret oranları dünya ortalamasının altında. Biliyorsunuz genel olarak istatistikler gerçeğin en önemli kısmını gizleyebilen verilerdir. Sayın Büyükelçi’nin sözünü ettiği istatistikler elbette doğrudur ama asıl gerçeği örtmektedir. Asıl gerçek şudur: Türkiye bu istatistiğin içinde olmamalıdır. Çünkü Türkiye Avrupa Birliği’ne aday ülkedir ve Türkiye hariç tüm aday ülkeler vize serbestisinden yararlanmaktadır. Vize serbestisi uygulanmayan tek aday ülke Türkiye. Hatta adaylığı ilan edilmemiş olan, potansiyel aday konumundaki Gürcistan vize serbestisinden faydalanıyor, Türkiye faydalanamıyor. Savaşın içindeki Ukrayna’ya vize serbestisi uygulanıyor, Türkiye’ye uygulanmıyor.
“VİZE BAŞVURULARINDA VATANDAŞLARIMIZIN YAŞADIĞI SORUNLAR AB ÜLKELERİ İLE SINIRLI DEĞİLDİR”
Yakın zamana kadar ismi üstünde bile ihtilaf olan Kuzey Makedonya’ya vize serbestisi var, Türkiye’ye yok. Dolayısıyla bizim meselemiz istatistiklerle açıklanacak bir mesele değil. Vize meselesine biz bu yönden itiraz ediyoruz. Türkiye’nin itirazı da bu yönde olmalıdır. O istatistiklerin içinde Türkiye olmamalıdır. Türkiye, AB ile ilişkiler bakımından başka bir konumda ve pozisyonda olmalıdır. Türkiye’nin bu vize meselesinin en öncelikli meselelerden biri olduğu ortaya çıkmaktadır.
Vize başvurularında vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlar AB ülkeleri ile sınırlı değildir. Başka ülkelere başvurular esnasında, hatta ilişkilerimizin çok iyi olduğu izlenimi verilen ülkelerle de benzer sorunlar yaşanmaktadır. Bu durumda kendi Dışişleri Bakanlığımıza da bir çağrıda bulunmak istiyorum: Pasaportumuzun itibarı, vatandaşımızın itibarıdır. Vatandaşımızın itibarı da devletimizin itibarıdır. Öyleyse vize meselesi Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın öncelikli, hatta bir numaralı diplomasi gündemi olmalıdır. Sırf bu gündemle çok yüksek düzeyli ziyaretler yapılmalı ve bu vize sorunu bir an evvel çözüme kavuşturulmalıdır.”