KKM’de görüş ayrılığı: 70 milyar dolar mı, eksik hesap mı
Türkiye ekonomisinin en tartışmalı enstrümanlarından Kur Korumalı Mevduat (KKM), 23 Ağustos itibarıyla tarihe karıştı. Ancak uygulamanın maliyeti ekonomi çevrelerinde hararetli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.
İlk çıkış, eski Hazine Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez’den geldi. Kendi blogunda kaleme aldığı “KKM’nin Maliyetinin Hesaplanması” başlıklı yazısında Eğilmez, üç yıllık resmi ve tahmini rakamları karşılaştırarak sistemin ülkeye 58,9 milyar dolarlık bir yük bindirdiğini, nihai faturanın 70 milyar dolara kadar çıkabileceğini belirtti.
EĞİLMEZ: YÜK 70 MİLYAR DOLARI BULABİLİR
Eğilmez, bütçeye doğrudan yansıyan maliyeti rakamlarla açıkladı:
“2022’de KKM’nin bütçeye maliyeti 92,5 milyar TL yani 5,6 milyar dolar oldu. 2023’ün ilk yedi ayında ise 59,5 milyar TL yani 3,1 milyar dolar gerçekleşti. Böylece sadece bütçe üzerinden yaklaşık 8,7 milyar dolarlık yük oluştu.”
Ancak esas zararın Merkez Bankası üzerinden geldiğini belirten Eğilmez, “2023’te 818,2 milyar TL, 2024’te 700,4 milyar TL zarar açıklayan Merkez Bankası’nın kayıplarının yüzde 90’ı KKM kaynaklı. Bu da 2023 için 736,4 milyar TL, 2024 için 630,4 milyar TL demek. Üç yıllık toplam maliyet 58,9 milyar dolara ulaşıyor. Sistem tamamen tasfiye edildiğinde yük 70 milyar doları bulabilir” dedi.
Eğilmez, dolaylı maliyetlerin de unutulmaması gerektiğini vurguladı:
“KKM hesaplarından elde edilen gelirlerden vergi alınmaması, Merkez Bankası’nın zarar nedeniyle Hazine’ye kâr aktarımının durması ve kurumlar vergisi kayıpları hesaba katılmadığında bile bu tablo çıkıyor. Bunları eklediğimizde maliyet çok daha yukarı çıkacaktır.”
Bu nedenle KKM’yi “Türkiye tarihinin en ciddi ekonomi politikası hatalarından biri” olarak nitelendiren Eğilmez, uygulamanın hem Hazine’ye hem Merkez Bankası’na ağır yük getirdiğini, aynı zamanda güven kaybı yarattığını söyledi.
KARA: KKM OLMASAYDI TABLO FARKLI OLURDU
Eğilmez’in açıklamaları gündemdeki yerini korurken, Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara da sosyal medya hesabından KKM yorumu yaptı. Kara, maliyet hesaplarının tek taraflı olduğunu savundu ve “KKM’nin maliyetine dair yapılan hesapların hepsi eksik” ifadelerini kullandı.
Kara’ya göre KKM’nin gerçek maliyetini anlamak için “KKM olmasaydı ne olurdu?” sorusuna da yanıt aranmalı. Kara, “KKM olmasaydı o dönemde kur çok daha sert sıçrayabilir, Hazine’nin faiz yükü artabilirdi, büyüme de ciddi oranda düşebilirdi. Bu olasılıkları dışarıda bırakarak yapılan düz maliyet hesapları sağlıklı değil” dedi.
İKİ FARKLI YAKLAŞIM
Eğilmez’in rakamlara dayalı “70 milyar dolarlık fatura” hesabı ile Kara’nın “alternatif senaryolar eksik bırakıldı” uyarısı, Türkiye’de KKM’nin gerçek maliyeti üzerine derin bir ayrışmayı ortaya koyuyor.
Bir kesim, KKM’nin “kısa vadede krizi ötelediğini ama uzun vadede ekonomiye ağır bir fatura çıkardığını” savunurken, diğerleri “o dönemde başka çare yoktu” görüşünde birleşiyor.
Ekonomi çevrelerine göre KKM tartışması sadece rakamlardan ibaret değil. Sistemin devreye girdiği 2021 sonunda politika faizi yüzde 19 iken, sonrasında yüzde 8,5’e kadar indirildi. Enflasyonun çok altında verilen faizlerle kredi dağıtımı bazı kesimlere ciddi kazançlar sağladı. 2023 ortasında ise faiz yüzde 50’ye çıkarılmak zorunda kalındı.
Bu süreç, Mahfi Eğilmez’in ifadesiyle “Türkiye’yi carry trade kıskacına sokarken”, Hakan Kara ise “KKM’nin kaldırılmasıyla en azından daha şeffaf bir mali mimariye geçileceğini” savundu.
23 Ağustos itibarıyla rafa kaldırılan KKM, kısa vadede döviz krizini ötelemiş olsa da geride ‘devasa maliyet mi, yoksa kaçınılmaz bir tercih mi’ sorusunu bıraktı.